25 Şubat 2011 Cuma

SAĞLIK SEKTÖRÜNDE DURUM -EMİN ÇÖLEŞAN

 SAĞLIK SEKTÖRÜNDE DURUM

S
EVGİLİ okuyucularım, dün Ankara’da rastlantı sonucu iki ayn yerde iki özel hastane sahibi ile karşılaştım. İkisiyle de ayaküstü sohbet etme olanağı buldum. Söz konusu hastaneler ülkemizin ismi bilinen, önde gelen sağlık kurumlan.
İlkine sordum:
- Nasıl sizin işler? Sektörde durum nasıl?
- Çok kötü. İşler hem devlette kötü, hem de bizde. Hasta vatandaş bunun farkına varmıyor. Biz, gelen bir hasta için devletten sadece 23 lira para alabiliyoruz. Eğer işin sonunda ameliyat varsa o başka. Bu 23 liraya muayene, tahliller, röntgen, ultrason, her şey dahil. Bu paraya bu işin yapılması asla mümkün değil.
- O zaman ne oluyor?
- O zaman işler eksik yapılıyor. Hiçbir hastane 23 liraya bu işi yapamaz. Hasta, işte bunun farkına varamıyor. Fazlası için para vermek istemiyor, eksik tedavi gördüğünü de anlayamıyor. Sadece biz değil, devlet hastanelerinde de aynı durum var. Bugün gidip bakın bütün üniversite hastanelerine, hiçbirinde malzeme yok. Hiçbiri doğru dürüst tedavi yapamıyor çünkü devlet bizim gibi onların da parasını vermiyor.
- Bunun hiç istisnası yok mu?
- Var! Eski ve yeni milletvekilleri ile onların yakınları dört dörtlük tedavi görüyor… Çünkü devlet onlar için hiçbir kısıtlama getirmedi. Hastanemize eski veya yeni milletvekilleri ve onların yakınları gelsin diye dua ediyoruz. Onların her türlü muayene, tahlil ve tedavi masraflarını rahatça yazıyoruz ve parası Meclis Bütçesi’nden derhal ödeniyor.
- Böyle ayrıcalıklı olan başka bir kesim var mı?
- Bir de Anayasa Mahkemesi var. Yasayı öyle çıkardılar!
Bu özel hastane sahibini önceden tanıyordum.
• • •
İkinci özel hastane sahibi İstanbul’da yaşıyormuş. Beni yolda görünce kendini tanıttı ve ayaküstü biraz sohbet ettik. O da aynı konulardan yakınıyordu. Çok büyük ve önde gelen hastaneleri vardı ve devletten para alamıyordu. Bir şey daha söyledi:
- Biliyor musunuz, ben bugün hastaneme herhangi bir doktor, hatta hemşire bile alamıyorum. Buna bile karışıyorlar. Bizim yaşadığımız sıkıntıyı hastalar çekiyor. Vatandaş zannediyor ki, 23 lirayı verince tedavisi yapıldı. Oysa biz eksik tedavi yapmak zorunda kalıyoruz. Kamu hastanelerinde de aynı durum var. Üstelik devletten paramızı alamıyoruz. Bakın ben seçimde AKP’ye oy vermiş biriyim. Buna rağmen oyumu artık geri çekeceğim… Çünkü sağlık sektöründe haksız rekabet yarattılar. Kendilerine yakın işadamlarına hastaneler kurduruyorlar ve onlara her açıdan büyük olanaklar sağlıyorlar. Hasta tedavisine bile ne yazık ki partizanlığı soktular.
TAYYİP geçtiğimiz pazar günü İstanbul’da bir alışveriş merkezi açtı. Bu konuda İstanbul’da genç bir okuyucumdan gelen mesajı, onun ismini vermeden sizlere iletiyorum.
Bakanlığına kibarca bildiriyoruz ama umurlarında bile olmuyor. Açıktan tepki gösterirsek bizi yok ederler. Özel sağlık kurumlarında doktor, hemşire, temizlikçi gibi binlerce insan çalışıyor. Bizi mahvederler. Ben hastane sahibiyim, borçlarım var. Ben biterim. Çalışanlarım işsiz kalır. Açıktan tepki göstermek kolay iş değildir. Kendileriyle ters düşenin gözünün yaşına bakmıyorlar.
• • •
Birbirinden habersiz iki özel hastane sahibi de üç aşağı beş yukan aynı şeyleri söylüyordu. Ama ikisinin de sanki sözleşmiş gibi ağzından çıkan şu sözler çarpıcıydı:
- Bu konuda hükümeti eleştirmek yetmez. Asıl eleştirilmesi gereken, muhalefet partileridir. Biz bunlara çok zaman haber ilettik. Bu işlerden biraz olsun anlayan milletvekillerinin bizlerle ilişki kurmasını, anlatacaklarımızın isimlerimizi vermeden gündeme getirilmesini istedik. Muhalefet partilerinden bugüne kadar hiçbir yanıt alamadık, sektördeki bu rezaletlerin üzerine gittiklerini duymadık.
- Peki ben bu konuları yazsam ve muhalefet partilerine çağrıda bulunsam!..
- Çok iyi olur ama sizi de dinleyeceklerini sanmayız. Kamu dahil bütün hastaneler zor durumda. Birkaç torpilli hastane hariç! Olan, yetersiz tedavi gören hastalara oluyor ama hastalar bunu bilmiyor. Siz yine de yazın, muhalefet bu işin üzerine gitsin. Muhalefet partileri için sağlık sektöründen daha iyi malzeme olur mu?
Sevgili okuyuculanm, ben bu işleri çok iyi bilen bir gazeteci değilim. Zaten biz gazeteciler, her konuyu bilmekle yükümlü olan insanüstü yaratıklar da değiliz. İyi bilmediğimiz konular doğal olarak vardır.
Dolayısıyla, iki özel hastane sahibiyle rastlantı sonucu birbiri ardına yaptığım ayaküstü konuşmalan sizlere özet olarak ilettim. Onlarla saatlerce konuşma olanağım olsaydı, başka ürkütücü aynntılara da girebilirdim. Onlann sözlerine özellikle şu açıdan katılıyorum:
Muhalefet partileri, sağlık sektörü üzerinde durmalıdır. Önümüz seçim, bu konuda bir planlan var mıdır? Ne yapmayı düşünüyorlar? Bu sektördeki yolsuzluğu, haksızlığı, sömürüyü nasıl önleyebilirler?
AKP almış eline sağlık olayını, kendi oyuncağı gibi oynuyor. Hastaların ağzına da ‘Bak, şimdi istediğin hastaneye gülebiliyorsun!’ diye bir parmak bal çalmış! Şimdi bu oyunu oynuyor.
•••
Dün önüme bir e-posta duyurusu geldi: “Sağlık sisteminin her geçen gün daha da kötüye gitmesine neden olan işleyişe dikkat çekmek ve işleyişi protesto etmek için 25 Şubat 2011 Cuma günü Hacettepe ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi asistan hekimleri olarak iş bırakma eylemi yapıyoruz. Eylem sabah 830 da başlayacak ve mesai saatleri boyunca sürecektir.
Hükümetin biz hekimlere ve daha da önemlisi hastalara dayattığı bu yeni Performans Sistemi ile hastalara tanı koyma ve tedavi verme süreci ciddi anlamda sekteye uğrayacak, hastalar adeta “Kelle hesabı” muayene edilecek.

Karmaşık ve zorlu hastalıkların tam ve tedavilerine ayrılması gereken süreden kesintiler yapılacak. Eğitim saatlerimizden çalınarak hasta muayene edilmesi, bu suretle hastanenin döner sermayesine katkıda bulunmamız dayatılacak…”
Bu hekimleri hafife almayın. Tıpta Uzmanlık Sınavı’nı en yüksek puanla kazanıp Türkiye’nin en seçkin hastanelerinde asistan hekim olmayı başaran, geleceğin profesörleri, bilim adamlan onlar.
Peki, mesleğin henüz en başında olan bu pırıl pınl ve gencecik doktorlar, acaba niçin bir gün bile olsa iş bırakma eylemi yapıyorlar? Dertleri, sorunlan nedir ki bu duruma gelmişler?
Muhalefet partilerinin bunlan iyi bilmesi, ülke gündemine taşıması, hiç değilse hastaların ve hasta yakınlarının dikkatini çekmesi gerekmez mi?
Sağlık herkes için… Sağlık, insanların en duyarlı olduğu konu…
Ve böylesine önemli bir konu Türkiye’de asla tartışılmıyor çünkü konuyu gündeme getirecek bir muhalefet ortada yok!
Burada özellikle muhalefet partilerinin liderlerinden istirham ediyorum:
Lütfen saçma sapan, incir çekirdeğini doldurmayan konularda Tayyipgiller ekibiyle söz dalaşına girmeyin. Millet sizden böyle anlamsız polemikler değil, gerçek sorunların üzerine gitmenizi bekliyor.


Sen attan düştün, ben eşekten düştüm!.. Van Gölü denizdir, yok göldür!..

Bu gibi polemiklerle Tayyip’in tuzağına düşüyorsunuz.
O ne söylerse söylesin, bırakın bu gereksiz ağız dalaşlarını.
Siz hırsızlıkların, yolsuzlukların, peşkeşlerin, eş dost zengin etmelerin, TMSF’nin, Telekom vurgunlarının…
Ve sağlık sektöründe dönen dümenlerin, oynanan oyunların üzerine gidin. Eğer zahmet olmazsa!..


Emin Çöleşan

0 yorum:

Yorum Gönder