11 Mart 2011 Cuma

Sonun Başlangıcı -Mümtaz Soysal

 Sonun Başlangıcı

HİÇ tasalanmayın, bu başlıktaki son, Cumhuriyetin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkıp Türkleri bu topraklardan kovmak isteyenlerin sonudur. Karanlık koyulaştıkça tanyeri yaklaşıyor.
Böylesine meşum bir yıkım ve kovma niyetinin birkaç yüzyıldır hep var olduğundan söz etmek, basit bir paranoya ya da karabasan sayıklaması değildir. Batı’daki kökleri on dokuzuncu yüzyıl başlarına inen ve önümüzdeki yirmi yıl içinde tamamlanması öngörülen bir büyük tarihsel tasarım bu. Kovmak biçiminde olmasa bile, bezdirerek.
Sürecin daha kısaltılması da büsbütün olasılık dışı sayılmaz.
İnsana bu tür bir tasarımın varlığını düşündüren nedir?
Kemalizmin laikliğini doğal bir çağdaşlaşma süreciyle gelmiş değil de sanki tepeden inme bir devrimin zoruyla birdenbire getirilmiş gibi sunan Batılı anlayış, zihinleri bulandırmışa benziyor. Laikleşme, bir bakıma Tanzimat öncesinde bile başlayan birtakım yenileşmelerin ister istemez getireceği bir sonuç değil miydi? Kemalizmin bu süreci hızlandıran devrimciliği, özgürlük ve demokrasi adına başlatılıp gitgide büyütülen sinsi bir tepkiye yol açmıştır. O yüzden, bugünün siyasal ikilemi, görünürde sadece çağdaş bir yaşam tarzının sürdürülüp sürdürülemeyişinden ibaretmiş gibi geliyor hepimize.
Oysa, gerisinde daha önemli başka bir sorun saklı: Gelişen ülkelerin çoğunda görüldüğü gibi, muhafazakârlık kolayca yabancı niyet sahiplerinin hesaplarına kurban edilebiliyor; bazen onların bölgesel çıkarlarına alet edilmek biçiminde, bazen de dünyada yeniden etkili olmaya yönelmiş bir toplumun önüne konan engellemelerle.
Torba olayının aşağılayıcılığında, Kıbrıs, Orta Asya ve AB’yle olan ilişkilerimizde bu sinsi engelleyişin sonuçlarını yaşamıyor muyuz?
Şimdiki iktidarın çağdaş yaşam tarzına karşı oluşturduğu tehdidin yarattığı endişeye eklenen bir de bu ulusalcı tepki var: Askerin örselenmesinden, kamu varlığının satışa çıkarılmasından, bilim, sanat ve basın çevrelerine yapılanlardan kaynaklanan bir tepki.
Bir yaşam tarzına karşı olmakla kalmayıp Cumhuriyetin bütün kazanımlarından öteye yeni kuşakların geleceğine ve ulusun bu topraklardaki varlığına uzanan tehditlere karşı oluşan öylesine güçlü bir tepki ki bu, eğer iyi değerlendirilirse bu iktidarın defterini dürmeye ve dış hesapları boşa çıkarmaya yeter de artar bile.
O artışla daha sonra neler yapılmaz ki.

0 yorum:

Yorum Gönder