11 Eylül 20011‘de, ABD’deki İkiz Kuleler‘e yönelik saldırı El Kaide örgütünü bir anda dünyanın gündemine oturtmuştu… Özellikler Amerikan karşıtı Arap coğrafyası, Usame Bin Laden‘i artık bir kahraman gibi görüyordu…
Dünyanın her tarafından şeriatçı gruplar, El Kaide saflarına katılmaya başlamıştı. Bunlar arasında, Hizbullah‘ın 2000 yılı başlarında çökertilmesiyle birlikte yılgınlığa düşen Türkler de vardı!..
Çok sayıda radikal İslamcı, kısa süre sonra İran üzerinden Afganistan‘a ulaşmıştı. Onlardan biri Usame Bin Laden’in “kurmaylığına” kadar yükselmişti. Gerisini Türk El Kaidesi’nin kilit isimlerinden olan ve Usame Bin Laden’le kahvaltı yapmakla da övünen Baki Yiğit’in iltifatlarından okuyalım:
Bomba, harita, silah!..
“2000 yılı başlarında ben de pasaport çıkarttıktan sonra hanımı ve üç çocuğumu alarak Tahran’a gittim. Mardinli Habip Akdaş, Taliban irtibat bürosuna giderek bize Afgan kıyafetleri getirdi. Taksiyle Afganistan’a, sonra da Kandahar’a ulaştık. Türkiye’deki sempatizanlardan topladığımız 2 bin 300 dolarla bir araba aldık. Habip Akdaş, El Kaide’nin askeri sorumlusu Ebu Hafs Mısri ile görüştüğünü söyledi. Sonra Muasker Faruk Kampı‘na katıldık. Bu kampta Türkiye’den gelenler vardı. Burada kondisyon ve hafif silah, uzaktan kumandalı patlayıcı düzenekleri, harita kullanımı ve çeşitli kimyasallardan patlayıcı üretimi ile ilgili eğitim verildi. Yukarıdaki aşamalardan sonra kurmaylık olarak tabir edilen bir eğitim devresi vardı. Bu dönemlerin hepsini bitirebilen yalnızca Mesut Çabuk‘tur.”
Peki, El Kaide’nin kilit isimlerinden Baki Yiğit’in “kurmay” diye tanımladığı Mesut Çabuk kimdi?..
Bingöllü Mesut Çabuk, 15 Kasım 2003′te, 3 ton kimyasal patlayıcı yüklü kamyonla Şişli’deki Beat İsrael Sinagogu’na intahar saldırısı düzenleyerek 15 kişinin ölümüne, 150′den fazla kişininde yaralanmasına yol açan militandı!..
Laden’in parası kimi vurdu?..
Terör örgütlerinin finans kaynakları istihbarat örgütlerinin en önemli araştırma konusu olmuştur. Çünkü bilinir ki finansman kaynakları tüketilen örgütlerin hareket alanı iyice daralır…
Taliban ve El Kaide gibi örgütlerin de eylemlerini finans etmek için uyuşturucu kaçakçılığına yöneldiğine ilişkin önemli raporlar vardır.
Ancak El Kaide’nin farklı bir para kaynağından da söz edilir. O da Suudi bir müteahhit olan Usame Bin Laden’in 5 milyar dolara ulaştığı iddia edilen kişisel serveti!..
Laden’in servetinin El Kaide’ye nasıl katkı sunduğu halen araştırılıyor. Ancak o kaynağın Türkiye’yi de ilgilendiren çok önemli bir öyküsü var. bununla ilgili bir kanıt da sunacağım. Bakın halen cezaevinde olan El Kaide’nin önemli isimlerinden Harun İlhan neler anlatmış:
Usame ile sohbet!..
“Habip Akdaş; Baki Yiğit’le birlikte Usame Bin Laden’in askeri kanat sorumlusu Ebu Hafs El Mısri ile görüştüklerini, Mısri’nin kendilerine Türkiye’de İsrail ve Amerikan hedeflerine yönelik bir eylem yapıldığında destek olup olmayacaklarını sorduğunu söyledi. Habip de destek olacaklarını söylemiş. Hatta Habip Aktaş; Adnan Ersöz ve Baki Yiğit’le birlikte uzun süre sohbet ettiklerini de söyledi. Ersöz finans konusu için Laden’le de bağlantıdaydı. Ancak koordinede yetersiz kalmıştı. Habip bu kez Suriyeli Alaaddin’le bağlantıya geçti.Bu kanal vasıtasıyla El Kaide’nin eyleminin finansının sağladığını, paranın 60 bin dolarının ilk etapta verildiğini biliyorum…”
Deterjan ve bomba!..
Harun İlhan‘ın polis ifadesinde, Usame Bin Laden’in Türk eylemcileri nasıl finans ettiğine ilişkin başka çarpıcı ifadelerde vardı. Bakın İlhan, Kandahar-İstanbul hattındaki kanlı para trafiğiyle ilgili neler söylemişti:
“Bizim gruptan Gürcan Baç, eylemlerden yaklaşık 3-4 ay kadar önce Fatih’te bir banka şubesine girdi. Gürcan kiralık kasaların olduğu yere indi. Para çekmiş ama ne kadar olduğunu söylemedi. Ancak eylemlerde kullanmak üzere El Kaide tarafından tahmini 150 bin dolar civarında maddi destek sağladıklarını biliyorum. Ama para trafiğini tüm detaylarıyla bilmiyorum!..”
Türk El Kaidesi, Laden’in gönderdiği 150 bin dolarla bir deterjan üretim atölyesi ve bir telefon bayii açtı. Deterjan adı altında 12 ton kimyasal patlayıcı üretildi. Telefon bayiinin açılmasının tek nedeni ise çok sayıda sim kartı rahatlıkla edinmek ve militanlar arasındaki iletişimi dikkat çekmeden sağlamaktı.
O paralarla 4 de kamyon alındı. Patlayıcılar kamyonlara yüklendi!.. Gerisi tamamen dehşet!.. Kamyonlar 15-20 Kasım 2003′te, İstanbul’da, Neva Şalom ve Beat İsrael Sinagogları ile HSBC binası ve İngiliz Konsolosluğu’nun önünde patlatıldı…
Korkunç patlamalarda, 4 militanın yanı sıra 60′dan fazla yurttaş öldü, 700′den fazlası da yaralandı!..
Usame Bin Laden’in cebinden çıkan 150 bin dolar İstanbul’u kana bulamaya yetmişti!..
Teröristin anısına katliam!..
Sıraladığım tüm bu bilgiler içinde bir isim sanırım hepinizin dikkatini çekmiştir… yani Ebu Hafs El Mısri...
Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat‘a 1981 yılında suikast düzenleyen İslami Cihad grubunun yöneticilerinden olan Mısri, Laden’le 1980′lerin başında Afganistan’da Sovyetlere karşı savaşırken tanışmıştı.
Eski bir Mısır polisi olan Mısri, El Kaide’nin kuruluşunda yer almış, kızlarından birini ise Laden’in oğullarından Ebu Hamza‘ya vermişti.
Mısri, ABD’nin yakalamaya çalıştığı en tehlikeli El Kaide militanlarından biriydi. Mısır Luksur’da 58 turistin öldürülmesi ve 1999′da 250 kişinin hayatını kaybettiği Kenya ve Tanzanya’daki Amerikan elçiliklerine düzenlenen bombalı saldırıları planlamakla suçlanıyordu.
FBI’ın başına 5 milyon dolar ödül koyduğu, Mısri, Türk El Kaidecilerinden Mesut Çabuk‘u kurmay yapan kişiydi!..
Çabuk, Şişli’deki Beat İsrael Sinagogu’na intahar saldırısı düzenleyen militandı. Çabuk ve arkadaşları, İstanbul’da 2003′te düzenledikleri intahar saldırısını Mısri’nin anısına gerçekleştirmişti!
Çünkü Mısri, 11 Eylül saldırılarından kısa süre sonra 16 Kasım 2001‘de, Kabil yakınlarında gizlendiği eve ABD tarafından düzenlenen hava saldırılarında öldürülmüştü!..
0 yorum:
Yorum Gönder